Miraç Kandili Ve Namaz

Miraç Kandili Ve Namaz

Önümüzdeki Cumartesi gününü Pazar gününe bağlayan gece mübarek Miraç Kandilidir. Miraç Kandili, Sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.) Efendimizin, gecenin bir anında Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya, oradan da göklere seyahat ettirildiği mübarek gecenin adıdır. Nitekim Cenab-ı Hak Kur'an-ı Kerim'de;

"Kulu Muhammed'i bir gece Mescid-i Haram'dan kendisine bir kısım ayetlerimizi göstermek için, çevresini mübarek kıldığımız Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Doğrusu O, işitir ve görür." (1) buyurmuştur.Ayet-i Kerimenin ifadesine göre İsra hadisesi ruhanî bir hadise değildir.
 
          Miraç, Arapçada merdiven, yukarı çıkmak, yükselmek anlamlarını dile getirir. İslam'da Hz. Peygamber (s.a.s)' in göğe yükselerek Allah'ın huzuruna kabul edilmesi mucizesidir. Miraç olayın iki aşaması vardır. Birinci aşamada Hz. Peygamber (s.a.s) Mescidül-Haram'dan Beytü'l-Makdis'e (Kudüs) götürülür.
Kur'an'ın andığı bu aşama, gece yürüyüşü anlamında “İsra” adını alır. İkinci aşamayı ise Hz. Peygamber (s.a.s)'in Beytü'l-Makdis'ten Allah'a yükselişi oluşturur. “Miraç” olarak anılan bu yükselme olayı Kur'an'da anılmaz, ama çok sayıdaki hadiste ayrıntılı biçimde anlatılır.

          Peygamberimizin hayatı içinde önemli bir yeri olan Miraç, Allah'ın Sevgili Resulünden başka hiç kimseye sunmadığı ilahi bir ihsandır. Yüce Peygamberimiz için pek büyük şan ve şerefle dolu olan Miraç mucizesi, biz Müslümanlar için de ilahî rahmetler ve lütuflarla doludur.

Peygamberimiz (s.a.v.) Efendimiz, bütün iman hakikatlerini gözleriyle gördü. Melekleri, Cenneti, ahireti, hatta Cenabı Hakkın cemalini gözleriyle müşahede etti. Peygamber Efendimiz Miraçta Cenabı Hakkın cemalini görme nimetini tattı. Bu manevi nimetin Cennette Müminlere de nasip olacağının müjdesini verdi.
 
          Müminler merak ediyorlar. “Rabbimiz bizden ne istiyor? Acaba ne yaparsak Rabbimiz bizden razı olur? Bir yolunu bulsak da doğrudan doğruya Rabbimizle nasıl muhatap olsak, Rabbimiz bizden ne istiyor, keşke bir bilsek” derken, İki Cihan Serveri yetmiş bin perde arkasından ezel ve ebed Sultanının razı olacağı amelleri Miraç meyvesi olarak, beşere hediye etti.
Bu hediye başta namaz olmak üzere İslâm’ın diğer esasları ve ibadetleri idi. Böyle müstesna bir gece vesilesiyle sevgili Peygamberimiz Hz. Muhammed (s.a.v.)'e vahyedilen, insanlığı mutluluğa götürecek prensipleri de hatırlamak lazımdır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'de Miracın ruhi hallerinden söz edilirken: "Allah kuluna vahyedeceğini vahdetti.” buyrulmaktadır. Bu vahyedilen hakikatleri şöylece özetleyebiliriz:

          "Allah'a ortak koşulmayacak, yalnız O'na kulluk edilecek ve yalnız O'ndan yardım istenecektir. Anne ve babaya hürmet edilecek, onların duaları alınacaktır. Zinaya yaklaşılmayacaktır. Haksız olarak kimsenin canına kıyılmayacaktır. Yetimlere iyi muamele edilecektir. Ölçü ve tartıda doğruluk üzere olunacaktır. Bilmediğimiz bir şeyin ardından körü körüne gidilmeyecek, şuurlu hareket edilecektir. Yeryüzünde kibir ve gurur taslayarak yürünmeyecektir."
(2)
Bu saydığımız prensipler hiç şüphe yok ki bir toplum için gerekli bütün ahlak ve fazilet kurallarını ihtiva etmektedir.
               Namaz, bize bir miraç hediyesidir. Onun içindir ki, namaz Müminin Miraçı olmuştur.(3) Nasıl ki, yüce Peygamberimiz Miraç'ta vasıtalardan arınmış olarak Mevlası ile karşı karşıya geldi ise, Mümin de namazda vasıtasız olarak doğrudan doğruya Rabbinin huzuruna çıkar; sadece O'na kulluk etme ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur.
            Eğer Mümin, günde beş vakit namazını dikkatle ve huşu içerisinde kılacak olursa o namaz onun için bir miraç olur, kul onunla Hakka yol bulur. İşte Miraç gecesi böyle mübarek bir gecedir. Bu geceyi ihya ederken bu gecede vahye dilen üstün gerçeklere kulak vermeliyiz. Yalnız Yüce Mevla'ya kulluk etmeli, O'na hiç bir şeyi ortak koşmamalıyız.
Hz. Peygamber (s.a.s) ertesi günü Miraç olayını anlattı. Olayı duyan müşrikler yoğun bir kampanya başlatarak Hz. Peygamber (s.a.s)'i suçlamaya, alaya almaya başladılar. Bu kampanya bazı Müslümanları da etkileyerek şüpheye düşürdü. Olayın gerçek olup olmadığını araştırmak isteyenler Beytü'l-Makdis’den Mekke’ye gelmekte olan bir kervana ilişkin sorular sorarak Hz. Peygamber (s.a.v)'i sınadılar. Hz. Peygamber (s.a.v)'in verdiği bilgilerin doğruluğu Müslümanları şüpheden kurtardıysa da müşriklerin inatlarını kırmaya yetmedi.
Miraç olayı inatlarını ve düşmanlıklarını artırarak onlar için bir fitne nedeni oldu. Bu olay karşısındaki tutumu nedeniyle Hz. Peygamber (s.a.v), Hz. Ebu Bekir’i "Sıddîk" lakabıyla onurlandırıldı. Zira Hz. Ebu Bekir olayı kendisine anlatarak, hala inanmaya devam edip etmeyeceğini soran müşriklere "O söylüyorsa şüphesiz doğrudur" cevabını vermişti.

               Miraç gecesi, ulvî bir gecedir. O halde bu mübarek geceyi gaflet içerisinde geçirmemeli ibadetle Allah'a karşı şükran borçlarımızı ödemeliyiz; namaz kılmalı, Kur'an okumalı ve Allah'tan af ve bağış dilemeliyiz. Çoluk çocuğumuza bu gecenin anlam ve önemini öğretmeliyiz.
 
Çevremizdeki yoksullara ve kimsesiz çocuklara yardım ellerimizi uzatmalıyız. Annemizi, babamızı ve büyüklerimizi ziyaret edip ellerini öpmeli ve dualarını almalıyız. Ebediyete intikal etmiş olanlarımızı rahmetle anarak ruhlarını şad etmeliyiz. Dostlarımızla tebrikleşmeli, sevgi ve saygı duygularımızı perçinlemeliyiz.
 

             Kandilleri birer fırsat bilmeli, bu müstesna zaman dilimlerinde Allah'a daha da yakın olmaya çalışılmalıdır. Bilelim ki, Allah'a yakınlık, O'nun emirlerini yerine getirmek, yasak ettiği şeylerden kaçınmakla mümkündür Gönül aydınlığımız olan Miraç Kandiliniz mübarekolsun.
 
1-İsra Süresi 1
2-İsra Süresi 22-37
3- Buhari Mevaki, Tus-Salât 55 Müslim İman 31              
 
 
 
Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı Camii İmam-Hatibi
İlahiyatçı-İktisatçı
yagmurhoca@hotmail.com
www.kirecocagicami.com
05369696634

Yazar Yazıları Haberleri