Ramazan'la Fethedin Kendinizi

Ramazan'la Fethedin Kendinizi

Hasan Yağmur (Malatya Gerçek Haber)

 

Bir Ramazan ayında, her biri bir tepeden yol bularak, Peygambere itaatin zirvesinde bir teslimiyet ve imanla Müslümanlar kovuldukları Mekke’ye girdiler.

Mekke Ramazanla fetholunmuştu.

Mekke insanlığın yüreğiydi ve Kâbe o yüreğin merkezi… Fakat nicedir bu yürek esaret altındaydı. Putperest bir işgal vardı orada… Bu putperest işgal Peygamberi ve ona iman edenleri oradan ayrılmak zorunda bırakmıştı.

Tamda arınmak isteyenlerin arındığı bir Ramazan ayında putperest işgal sona erdirilmişti. Bütün yönlerin kendisinde merkezleştiği Kâbe, Peygamberin içinde kıldığı iki rekât namazla esaret yükünü atmıştı sırtından…

Orada putların gölgesi yoktu artık. Hacer ve İsmail’e Zemzem’i ikram eden rabbin adı vardı. Oraya gelenler yine önceden söyledikleri kelimeyi söylüyor “lebbeyk” diyorlardı. “Sana geldik Allah’ım, sana geldik, sana ortak koşmadığımıza seni şahit tutmak için sana geldik” diyorlardı.

Bu, bir şehrin aslını bulduğuna dair dile getirilen nidaydı. O şehirde, o şehrin sıcağında, o şehrin serinleten Zemzeminde şirk vücut bulmayacak demekti. Veya dal-budak salıp hayatı kirletmeyecek demekti.

Kâbe’yi ilk kirleten Cürhümülerdi. Öyle ki Zemzem bile çekildi ve nihayet Cürhümüler onun üzerini iyice kapatıp belirsiz hale getirdikten sonra çekip gittiler. Kirleriyle anlamından uzaklaştırdıkları Kâbe onları kendisinden uzaklaştırdı.

Son olarak müşrik Mekkeliler kirletti Kâbe’yi. Bununla kalmayıp, kendilerini arınmaya çağıran Peygamberi oradan ayrılmak zorunda bıraktılar. Ve nihayet bir Ramazan günü bitti saltanatları. Kâbe ve Mekke arınanları bağrına basarken, kirlenenlerin saltanatı sona eriyordu. Artık ona temizlenmek isteyenlerden başkası el süremezdi.
İnsanın yüreği de vücudun merkezi ve imanın sığınağı olarak, hep temiz tutulması gereken bir Beyt gibidir. Orayı kirleten, taşlarla örülü olan Kâbe’yi de kirletir. Zaten Kâbe’yi kirletenler de önce yüreklerini kirletmişlerdi. Her türlü haramın mekânı kılmışlardı bedenlerini ve kalplerini…

Kâbe son işgalden Ramazanla kurtulmuştu. Bizde yüreğimizi istila eden her nevi istiladan, kötülükten, haramlardan, aşağılık duygu ve icraatlardan Ramazanla kurtulabiliriz. Böyle bir imkânımız var.
Kâbe’nin işgalden kurtulduğu ay (Ramazan) misafir olmak için kapımıza gelmiş. Ehlen ve sehlen dememizi bekliyor. Böyle deyince kaçışa başlayabilir şeytanlar…

Dile kolay geliyor denebilir. Fakat misali olmayan bir konu değil bu… Her dem temizlenmenin örnekleri var. Bize düşen bu örneklerden kendimize yol bulabilmek. Tıpkı Kâbe gibi yeniden onarılabilecek bir kalbimiz var. “Ben hiçbir yere sığmam ama oraya(mümin kulumun kalbine) sığarım” denilen bu kalp yeniden onarılabilir.

Önce Âdem imar etmişti Kâbe’yi, sonra İbrahim ve oğlu İsmail… Sonra başka imarlar… Her imar yeni bir dönemi getirmişti beraberinde belki de…

İblisin bize düşündürtmek istediği şey ise; bu yürek artık ve asla imar kabul etmez yalanıdır. İblisin içimizde büyüttüğü yalanlarla elbette imar olmaz. Zira yalan yıkıntıdır. Mamur olanı yıkmak içindir. Yıkılacak şekilde bir şeyleri bir araya getirmek içindir. Tıpkı bir binayı yeterli malzeme kullanmadan yapmak gibi… O bina en ufak bir sarsıntıyla yerle yeksan olmaz mı?

Tıpkı bütün yönlerin merkezleştiği Kâbe’nin imarı ve yeniden temizlenmesi gibi yüreklerimizi yeniden mamur hale getirmek için elimize verilen bir fırsat var. Bu bir Ramazan fırsatıdır."

Yazar Yazıları Haberleri