Mehmet Emin YAĞMUR

Mehmet Emin YAĞMUR

Kaza Namazı Konusundaki Bazı Tereddütlere Karşı Bir Açıklama

 İster mazeret sebebiyle,   ister mazeretsiz olarak, vakit içinde eda edilmemiş olan farz ve vacip  namazlar….. En kısa zamanda kaza ederek borçlar ödenir.  Kaza kılmak amacı olsa dahi 5 vakit namazın sünnetini terk etmezler. Bunun dışında kaza namazlarını ifa ederler.

           
            Ancak bahar otu gibi son zamanlarda kaza namazı hakkında çok tartışma ortamı açılıyor.
           
            Şöyle ki ; Şimdiye kadar kılmış  olduğun  sünnetler, eğer kaza namazın varsa ; onun  yerine geçermiş……
 
            Yada şimdi kazan varsa sünnet namazlara eski kaza namazlarına birlikte niyet etmeliymişsin vs. vs…….
           
            Tamam ilk önce farzdan  hesaba çekileceğiz, eksikleri nafile ile tamamlanacağına dair rivayetler var.Ama meşru mazeretlerle, mazeretsiz kaza namazı hakkında görüşler var…. Şimdi bu sorulara cevap arayalım.
 
El cevap………
 
            Namaz dinimizin direği en önemli ibadetidir… Kelime şahadetten sonra İslam binasının 2. direğidir. Farziyeti kitap, sünnet ve icma ile sabittir. Meşru mazeret bulunmadan namazı kazaya bırakmak büyük günahtır.
 
            Namaz ve oruç edası belirli bir vakte bağlanmış…. İbadetin ifası ve vakti içinde ifa edilmeyen bu ve benzeri ibadetler ibadetin kazası ile ifâ olunuyor ama geçen  vakit bir daha dönmüyor…
           
            Namazın terki için, dinimizde meşru bir sebep mazeret yoktur.. Ancak unutma.. uyku.. şuur dışı  haller vardır. Oruçta- Seferiçok yaşlı-çok hastasavaş vs ( Yine bu halde tutulması halinde kabuldür. Daha Sevaptır.)
 
            Allahü Teâlâ hiç kimsenin gücünün yetmediği bir şeyi ifa ile mükellef tutmamıştır. Nitekim Bakara 286’da : “ Allah kişiyi ancak gücünün yettiğinden sorumlu tutar…” buyurmuştur. Bu itibarla asıl vaktinde meşru bir mazereti bulunan, sonra kaza etmesi halinde sorumlu olmaz. Fakat meşru mazereti olmayan kişi sonra kaza etmekle sorumluluğu bitmiyor. Ayrıca tövbe, istiğfarın yanında günahın affı için dua ile, niyaz ile,  iyi işler ile ve nafile ibadet yapmalıdır.
 
            Rabbimiz Kur’an-ı Kerim’de Hud süresi  è 114’de  :    “ İyilikler, kötülükleri ( yani günahları) giderir.” buyurmaktadır.
 
i-Bir Müslüman namazını ya uyku, unutma, dalgınlık, kıldığını zannetmesi gibi durumlar meşru mazeretlerdir. Ancak hemen kaza etmesi lazım.
 Bakın Allah Rasülü  : “ Her kim bir namazı unutur veya ondan gaflet edip uyuyakalsa, onu hatırladığında hemen kılsın. Onun bundan başka kefareti yoktur.” buyurmuştur.
Burada   şu çok önemli  bilhassa  sabah namazında kendini biri kaldıran yok, ezanı duymuyor, saati yok.. Yada geç yatıyorsa bunlar ayrı ayrı değerlemeye tabi tutulur…
 
Bir defasında Allah Rasülü bir kişiyi namaza uyandırmakla görevli bırakmış ve çok yorgun olduklarından  uykuya dalmışlar. Sefer durumu nedeniyle çok yorgun olduklarından o görevlide uykuda kalmışlar.  Uyanınca güneş doğmuş, artık sabah namazının vakti çıkmış. Yine de Allah Rasülü güneş iki mızrak yükselince ashabına Cemaatla namaz kıldırmıştır.
 
Hendek savaşında zor bir günde, Allah Rasülü ve Ashabı öğle, ikindi ve akşamı kılamadılar da Peygamberimiz Yatsı vaktinde öğle, ikindi ve akşamı cemaatle kaza kıldırdı daha sonra Yatsı namazını kıldırmıştır.
 
Mazeret olması durumunda kaza edilmesi Allah Rasülünün kavli ve fiili sünneti içerisindedir.
 
i-Kasten namazın terki büyük günahtır. Bunun  telafisi kaza ile mümkün değildir. Çünkü  Allah Rasülü,  kaza namazını meşru mazeretle kılınması uygulaması vardır. Ancak…. Hz. Ömer, Sa’d b. Ebi Vakkas, ibni Mesud, Selman Farisi gibi sahabeye göre mazeretsiz kazaya kalan namazın, kazası FARZ’dır.
 
Mezhebimize göre üzerinde ister az, ister çok kazası bulunan kimselerin, gerek farz namazlarla birlikte kılınan revatip sünnetlerini, gerek Peygamber Efendimizin tavsiye ettiği  regaip sünnetler,( Teravih, Teheccüd, tesbih, dua, Tahhiyetül Mescid, Ebvabin….) üzerinde   kazası olsa da bu namazları kılmasında sakınca olmamakla beraber, kaza namazına öncelik vermesi evladır. Efdaldır.
 
            Şafi mezhebi üzerinde kazası olanın nafile kılmasını haram; Maliki günah işlediğini, Hambeli ise sünnet dışında nafile ile uğraşmayı haram addetiyor. Kısaca şafi harici diğer 3  mezhep kaza borcu olanın Nafile kılmaları caizdir. Ama en evlası önce kaza, kaza, yine kaza deniyor.
 
 Diğer bir görüş üzerinde mazeretli kazası varsa sünnet namazlarını kılabileceğini yok mazeretsiz kazası varsa önce kaza sonra sünnet deniliyor.
 
Vaktinde eda edilmeyen namaz ister mazeretli  ister mazeretsiz olsun kaza  edilmesi  zaruridir.
 
Hem kazaya niyet, hem o günün namaz vakitlerinden birinin  farzından önce yada sünnetine niyet durumu hakkında.. Bazıları böyle bir şeye cevaz verenler var olsa da   Hanefi, FUKAHASI CAİZ  GÖRMÜYOR….. Böyle farz, biri sünnet tabi ki farza niyet etmiş gibi olur. Farz sevabı alınır. Nafile sevabı diye bir şey olamaz.
 
Sünnet namazı yerine kaza namazı kılan günahkar olmaz. Kaza olarak kıldığı namaz sahihtir. Ancak sünnetin sevabını kaybederler. Mazeretsiz Allah Rasülünün sünnetini terkten dolayı isâet (Hoş olmayan bir davranış ) işlemiştir.
 
Zaten hesap günün de ilk sorgu namaz olacak, Namazda eksiklik olması halinde, Ey meleklerim bakın kulumun nafileleri varsa onunla tamamlayın denmesi. (Hadis)  Demek ki farzlarda ki eksikler, noksanlar nafileler ile tamamlanacağı belirtilmektedir.
 
Kaza namazı hususunda şu dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Eğer üzerimizde 6 vakitten az kaza namazı varsa önce kaza namazı  daha sonra vaktin  namazını kılmak esastır. Yo üzerinde 6 vakit daha fazla kazası olan sıraya gerek yok… İster en önce kalandan, yada en sonra kalandan kılmasında bir sakınca bulunmamaktadır. Buna Sahib-i Tertip denir.
 
Yani “ Niyet ettim Allah rızası  için kazaya kalan ilk sabah namazının Farzını kılmaya… Ya da son sabah namazının farzını kılmaya”denebilir…..
 
Üzerinde kazası bulunan kardeşim, hemen kazalarını ifa et… Nafile ile uğraşma, vaktin sünnetlerini kıl…………………….
 
Bir vakit namazın ödemesi dünyanın tüm servetine karşılık olarak hayrü hasanat ya da kefaret dağıtsan ödeyemezsin. Tek ödeme yolu kaza namazı kıl ve tevbe istiğfarda bulun. Allah’tan af dile!……………
 
Yaşlı, çok hasta için oruçta, fidye var ise de, o oruç için geçerlidir. Namazda böyle bir şey yok…..
 
Ayakta kılamıyorsan; oturarak… Oturarak kılamıyorsan; ima ile kılmalısın.. İma ile kılamıyorsan; İyileşince kaza edersin… Ölürse fidye yok. Allah affedicidir…..
 
Vasiyet eden kimsenin malının 1/3’ü gereğince tasadduk edilirken 2/3’ü mirasçıya kalıyor.
 
Bir başkası adına oruç tutulmaz, namaz kılınmaz. Ancak yapılan sevabı bağışlarsın bunda sakınca yok…
 
Bazı bölge ve yörelerde ıskatı salat diye namaz borcuna karşılık fitre karşılığı vakit namazı adedince sadaka dağıtmasında dinen böyle bir uygulama bulunmamaktadır.
 
 
 
Mehmet Emin YAĞMUR
Orduzu Kireç Ocağı 
Camii İmam- Hatibi

Önceki ve Sonraki Yazılar
Mehmet Emin YAĞMUR Arşivi