Bekir Akbaş

Bekir Akbaş

Bizi Yıllardır Yalanlarla Uyutuyorlar!

Bekir AKBAŞ (Malatya Gerçek Haber)

Tarihimiz ya sövdürdüler ya da unutturdular.

Ortaokul kitaplarında batıdan gelen tercümelerle bir nesli mahvettiler.

Halbuki neredeyse Avrupa’nın yarısını fethetmiş bir Osmanlı İmparatorluğunu övecek bir batı bekleyemezdik.

Bir imparatorluğu parçalamak için varını yoğunu harcayan bir batıdan objektif tarihi öğrenmeyi beklemek saflıktı.

Evet bize bu saflığı yedirdiler.

Eğer onlar “Amerika’yı Kristof Colomb keşfetti” diyorsa öyleydi.

Zaten onlara göre de “İslam” demek gericilik, bilimden fenden uzak demekti.

Türkiye’de öyle bir eğitim sistemi kurdular ki, Müslümanlıkla gericiliği aynı kefeye koyan entelektüeller yetiştirdiler.

İngiliz Newton’un başına elma düşmüştü. Yer çekimini bulmuştu. Hikayeler çok güzeldi, satardı. Arşimed de çırılçıplak banyodan fırlamıştı zaten. İnandırıcılığı hikayelerle süsleme sanatında çok ilericiydiler.

Meşhur bilim tarihçileri Sigrid Hunke, Carr de Vaux ve Will Durant…

Üçü de Newton’dan asırlar önce Kindi, Razi, Biruni, Hazini ve İbni-Heyseme’nin yazdığı eserlerde yerçekimi kanunu anlattığını belirtiyordu. “Avrupalılar bu eserleri önce anlamadılar.

Yerçekimi onlara uzak geliyordu.

Asırlar sonra Newton’la kendilerine malettiler” diyorlardı.

İngiltere’nin Telegraph gazetesi dün İçişleri Bakanı Theresa May’ın açıklamalarını yayınladı.

İngiltere’ye karşı artan terör tehditlerine karşı birinci çözüm yolunu anlatıyordu Theresa; “Çocuklarımıza Birleşik Krallık Değerlerinin öğretilmesi” diyordu.

Maalesef biz değerlerimizi göz ardı ettik, aktaramadık evlatlarımıza.

Galile’den, Kopernik’e, Newton’dan Colomb’a ne varsa ezberlettik.

Kızamık ve çiçek hastalığını ilk keşfeden ve yerçekimini ilk bulan Türk Razi’yi bilenimiz yoktu.

Öğretmenler günüydü dün.

Ama cüzamın tedavisini bulan İbn-i Cessarı anlatacak biri yoktu içimizde.

Verem mikrobunu bulan İbn-i Hatip, Retina tabakasını ilk gören İbn-i Rüşt kimdi?

İlk kanser ameliyatını Ali bin Abbas’ın yaptığını biliyor muyduk?

Sıfırı ilk kullanan Harizmi’yi, Trigonometri’yi ilk bulan Battani’yi okuyan veya okutan var mıydı?

Tanjant, kotanjant, ve kosekantı ilk dünyaya duyuran Ebul Vefa’yı kaç kişi tanıyordu?

Dünyanın döndüğünü ilk keşfedenin Biruni olduğunu anlatacak cesurlar neredeydi?

Dünyanın çevresini ilk ölçen Musa kardeşlerin, mikrobu ilk tanımlayıcısı Akşemseddin’in kitaplarına ulaşacak kaç meraklımız vardı?

İlk göz ameliyatını yapan Ammar’a neden kör kalmıştık?

Sabit bin Kura’nın ilk diferansiyel kitabını yazdığını, Sibernetiği ilk kuranın İsmail el Geziri olduğuna bu topraklarda kaç kişi vakıftı.

Önümde liste var, uzayıp gidiyor.

Yüzlerce, binlerce Türk ve İslam bilgini, dünya uyurken ilklere imza atmış durumda.

Ama dedik ya biz “Kendi imzamızı” reddeden bir ülke haline getirildik. “Zulüm 1453’te başladı” diyebilecek evlatlar yetiştirdik.

Fatih Sultan Mehmet’in ilk havan topunu bulan kişi olduğunu bilen bir elin parmaklarını geçer miydi bu ülkede?

Yüzlerce, binlerce bilginimizin eserlerini kütüphanelerin raflarında çürüttük.

Tercüme edip, okutmadık, anlatmadık çocuklarımıza. Ve karaladık, karalattık geçmişimizi. Bir karış toprak vermeyenleri, “Kan ve can veririz ama asla toprak satın alamazsınız” diyenleri “Hain” ve “Kızıl Sultan” olarak soktuk kitaplarımıza.

Tarihçi geçinenler, adının başında “Prof” olanlar, ne zaman “BİZDEN” birilerinin buluşları gündeme gelse “Efendim bunlar martaval…

Bilim dünyasııı” diye söze başlıyordu.

Halbuki gerçek bilim adamı bir iddia varsa gidip araştırandı.

Araştırmaya bile baştan “REDÇİ” orijinal bilim adamları doğurduk.

Onun içindir YENİ TÜRKİYE’ye Fransız kalıyor gençlerimiz.

Onun içindir ülkemizin başına eklenen “BÜYÜK” lafına İngiliz takılıyor evlatlarımız.

Kafamıza elma düşmesini bekleyemeyiz!!!

Milli Eğitim Bakanlığı seferberlik ilan etmeli.

Ve gerçek tarihi anlatmalı çocuklarımıza.

Milyonlarca Yahudi’yi acımasızca katleden Hitler’in meşhur biz sözü vardır; “İnanılmayacak tarih yoktur Yeter ki yalan büyük olsun.”

Raflarda tozlanan kitaplar indirilmeli…

Ve “BÜYÜK YALANLAR” kalkmalı artık raflara!!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
Bekir Akbaş Arşivi